Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/rvz/horasan.thervz.co/wp-content/plugins/elementor/includes/base/widget-base.php on line 224

Warning: Undefined array key -1 in /home/rvz/horasan.thervz.co/wp-content/plugins/elementor/includes/base/controls-stack.php on line 696

Manifesto

Ruhsuz bir isyan inancı, yürekleri ve şehirleri zehirlemektedir. Büyük fethi yapan kuvvet, tankların ve helikopterlerin fırlattığı yıkım mermileri değil, Horasan Yolu ahlakıyla ahlaklanmış kişilerin ruhundaki irfan, hikmet, adalet ve merhamet ile yoğrulmuş Muhammed’i imandır.

Parmak ile sayılamayan, kırmak ile tükenmeyen, gönülleri imar eden mücadele geleneğimizden ve ahlakımızdan uzak kaldığımıza dair söylemler gerçek dışıdır. Her gün yeni bir Kerbela cenginin kurulduğu yeryüzünde saflarımız Ehl-i Beyt-i Mustafa’nın (sav) yanında, her zamankinden daha kavi bir şekilde, zafere olan inanmışlığımızla aynen muhafaza edilmektedir. Bu kavlimizden asla vazgeçmedik, geri çekilmedik, yorulmadık ve kararsızlık göstermedik.

Mücadelemizi, Rahmetli Alev Alatlı’nın ifade ettiği şekilde, “Birleşmiş Milletler, NATO, IMF gibi kurumların izin verdiği ölçülerde ya da oligarkların nizam verdiği şekilde değil; bütün yerküreyi vatan kabul eden, haklı ve özgür olmanın kadim değerlerimizle irtibatlı evrensel medeniyet paradigmasıyla inandığımız değerlerin gereğince içselleştirilen, kul hakkı gözetilen, merhamet nazarı ile bakmanın zaaflık olmadığı evrensel huzur iklimini yeryüzüne hâkim kılmak” anlayışı olarak tanımlıyor ve yeryüzünde dini, dili, ırkı ne olursa olsun, bütün insanlığı Muhammedî bir şuur ve ahlak ile ihya etmek şeklinde sürdürüyoruz.

Günümüzde insanlar ve toplumlar; inançlar, lisanlar, sınırlar, semboller veya ırklar bahane edilerek çatıştırılmakta ve birbirlerine düşman edilmektedir. Bu çatışmadan beslenenlerin hükümran olma ihtirasları bütün bu çatışmaları, çatıştırmaları, ölümleri ve katliamları onların nezdinde meşru kılmaktadır.

Muhammedî şuur ve ahlaktan yeterince nasiplenemeyen insanlığın bir bölümüyse medeniyetten ve medenî değerlerin bilincinden yoksun olmanın sonucu olarak bu provokasyonlara çoğu kez gönüllüce teşne oluyor. Çünkü çatıştıranlar azınlık; fakat, örgütlü kurnazlardır. İnsanlık ise imamesi olmayan dağılmış bir tespih gibi tüm taneleriyle sözde çoğunluk yığınını teşkil ediyor.

Türkiye’mizin sadece Müslüman halkların değil, bütün insanlığın refahı ve huzuru için bu küresel çeteyi karşısına alabilecek ve had bildirecek yegâne güç olduğu aşikârdır. Bu sebepledir ki, yeryüzündeki bütün fikrî namusu olan entelektüeller, Güney Amerika’dan Endonezya’ya, Çin’den Avustralya’ya kadar insan onurunu ve evrensel ahlak anlayışını savunan milyonlarca insan, Türkiye’mizi karşısına alan bütün oluşumlara aykırı tarafta yer aldıklarını açıkça ilan etmekten çekinmemektelerdir.

Kâinatın devası, yaşadığı çağa ve topluma söyleyecek sözü olan, daima daha güzeli ve daha doğruyu arayan, sorundan şikâyet eden değil; çözüm arayan ve üreten mahviyetkâr vakıf adamları yetiştirmektir. Toplumların zihin kodlarına saldıran, fikir dünyalarını törpüleyen ve sonunda bencil ve de toplumsal reflekslerden habersiz bireyler üretmeyi amaçlayan 21. yüzyılın egemenlerinin karşısında bütün insanlığın özlem duyduğu, çağın problem ve algı kirliliğini haklılık ve vakarla kuşatan, kendi başına etki alanı ve güçlü faaliyet kapasitesi olan akil bir gençlik hareketinin bir an evvel oluşturulması gerekmektedir. 

Yesevî düsturunun bir gereği bağlamında “servet değil kanaat, yılgınlık değil azim, bilgi değil muhteviyat, bencillik değil paylaşmak, ayrışmak değil bir olmak” ilkeleri üzerinden bu kurtarış cihadını yeniden ihya etmek sorumluluğuna talibiz.

Büyük bir medeniyetin yeniden ihyasının arefesinde olduğumuzu biliyor, alemi kuşatan ıstırabın içinde olgunlaşan kalplerin her dönemde olduğu gibi bugün de mevcut olduğunu müşahede ediyoruz. Bu yüreğe sahip herkes birer Türk Devleti’dir. Boynu Hakk’a (cc) karşı bükük, zalime karşı Hüseynî bir kıvam ile dimdik olan yürek sahipleri, ay yıldızın gölgesinde, yani dünya üzerindeki bütün mazlum, masum ve haklı insanların öz yurdu olan Türkiye’mizi merkeze alarak, Buhara-Semerkant-İstanbul ekseninde “Kızılelma” uğrunda yol almak mükellefiyetinin bütün zamanlarda olduğu gibi bugün de yarın da farkında olmaya devam edeceklerdir.

Bütün insanlığın gönüllerini mamur edecek Hazreti Muhammed Mustafa (sav) merkezli bir medeniyet paradigmasını yeryüzüne hâkim kılmayı, ortak akıl ve davranışlarımız için temel olacak bir birlikteliği başarmamız gerekiyor. Haddimizi elbette biliyoruz. Haddimizi öncelikle kendimiz tayin etmeliyiz. Başkalarının bize had dayatmasını asla kabul etmememiz gerektiğine inanıyoruz. Gerçekte var olmayanın hayal edilemeyeceğini, hayal edilebilenin gerçekte var olduğunu biliyoruz.

Ali Aba Horasan Yolu Eğitim Kültür Sosyal Yardımlaşma Derneği olarak, muhataplarımızı irfanı esas alan, kendi başına etki alanı ve güçlü faaliyet kapasitesi olan ve de sahada karşılığı olan işlere imza atan kişiler olması niyetimizden yola çıkarak:

  • Horasan yolu erkânının yol açanlarından Yesevî Hazretleri’nin metodunu merkeze alan,
  • Toplumsal olay ve süreçleri doğru çözümleyebilmenin yanında gerçek dışı olay, olgu, söylem gibi metotlarla toplumda meydana getirilmeye çalışılan olumsuz unsurları haklılıkla kuşatmak suretiyle bertaraf edebilecek nitelikte kültür, ahlak, belagat ve liderlik özelliklerine sahip,
  • Yeryüzünün her noktasında, çaldığı her kapıda saygı ve hürmetle karşılanabilen,
  • Vakıf kültürünü içselleştirmiş, ferden-ferda faaliyet gösteren

Bir toplumu oluşturmak gayretindeyiz.

Ey Türk Evladı! Asla unutma ki Yaradan’a giden yolda nefes almıyorsan, yaşamıyorsundur!